Daha önce birden fazla yazımızda, halk arasında yaygın olarak kemik erimesi ismiyle de bilinen osteoporoz probleminden bahsetmiştik. Bu yazımızda; pek çok kişiyi etkileyebilen bu ciddi soruna nedenleri, belirtileri ve alınabilecek önlemler gibi alt başlıklar ile biraz daha ayrıntılı bir şekilde değineceğiz.
Osteoporoz, kemik yapısının zayıflaması ve kemiklerin normale göre çok daha kolay hasar görmeye/kırılmaya müsait hale gelmesi şeklinde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. “Kemik erimesi” olarak bilinen bu hastalık, bazı kişilerin kafasında oluşabilen görüntünün aksine, kemiklerin “erimesinden” çok, kemik dokusunda yer alan gözeneklerin büyümesi, ve kemiklerin güçsüzleşmesi şeklinde kendini gösterir.
Kemik, kendini sürekli yenileyen canlı bir yapıdır. Vücutta yenilenmesi gereken eski kemik dokusu ile aynı oranda yeni kemik dokusu üretilemediği zaman da, osteoporoz ortaya çıkar.
Ne yazık ki genelde başlangıç safhalarında bu rahatsızlığın dikkat çekecek bir belirtisi olmaz; hastalar bir kırık ortaya çıkana kadar durumun farkına varmayabilir. Bununla beraber, aşağıdaki şikayetler -özellikle de ilerleyen yaşlarda- kemik erimesine işaret edebilir:
Yazının başında da bahsettiğimiz gibi sürekli yenilenmekte olan kemikler, en yoğun zamanlarına genelde kişi 20’li yaşlarındayken ulaşırlar. Bu noktadan sonra ise kemik kaybı, üretiminden daha hızlı şekilde gerçekleşir. Aslında bir kişide osteoporoz hastalığının ortaya çıkma riski -birazdan bahsedeceğimiz diğer risk faktörleri bir yana- gençliğinde ne kadar yüksek bir kemik yoğunluğuna erişmiş olduğu ile direkt olarak bağlantılıdır. Başka bir deyişle, yüksek kemik yoğunluğuna sahip olan kişiler, ilerleyen yaşlarda yaşanacak kemik dokusu kaybını da osteoporoz noktasına gelmeden karşılayabilecektir.
Şimdi, yüksek risk altında olan kişilere ve bu hastalığın ortaya çıkmasına katkısı olabilecek medikal durumlara bir bakalım…
Kemik erimesi söz konusu olduğunda, yaş ilerlemesine ek olarak kişilerin kontrolü altında olmayan başka birtakım risk faktörleri de vardır. Bunlardan bazıları:
Cinsiyet- Kadınlarda kemik erimesi görülme olasılığı, erkeklere oranla daha yüksektir.
Irk- Beyaz ve sarı ırktan olan kişiler, bu hastalığın görülme olasılığı en yüksek olan gruptur.
Hastalığın ailedeki geçmişi- Kemik erimesi yaşamış bir ebeveyn ya da kardeşi olan kişiler, daha büyük bir risk altındadır; çünkü bu kişilerin ilerleyen yaşlarda yaşayacakları kemik kaybını karşılamak için kullanabilecekleri sağlıklı kemik kütlesi daha düşük olacaktır.
Vücut ölçüleri- Daha küçük vücut ölçülerine sahip kadın ve erkeklerde kemik erimesi riski de daha yüksektir.
Kişilerin kontrolünde olan, hayat tarzı ve beslenme ile ilgili değişkenler ise şu şekilde sıralanabilir:
Yeteri kadar kalsiyum almayanlar- Kemiklerin yapıtaşı olan kalsiyum, kemik sağlığı için en önemli bileşenlerden olduğundan, kalsiyum eksikliği kemik erimesi riskini önemli oranda artırır.
Kötü beslenme/yeme bozuklukları- Sağlıksız beslenme ve normalden düşük bir kiloda olma, kemikleri zayıflatır.
Hareketsiz yaşam tarzı- Günün önemli bir kısmını hareketsiz/oturarak geçiren kişiler, aktif insanlara oranla daha büyük risk altındadır. Bu yüzden yürüyüş, koşu, ağırlık kaldırma gibi dengeli bir duruş gerektiren ve vücudu çalıştıran aktiviteler yapılması tavsiye edilmektedir.
Alkol kullanımı- Düzenli olarak yüksek miktarda alkol tüketimi, kemik erimesi riskini artırmaktadır.
Sigara kullanımı- Tütün tüketiminin de kemik sağlığına zararlı olduğu bilinmektedir.
Osteoporoz riskini yükselten çok sayıda hastalık ve medikal uygulama bulunmaktadır. Bunlar arasından öne çıkanlar şöyle sıralanabilir:
Osteoporoz riskini olabildiğince azaltmak için, işe kemik üretiminin en yoğun olduğu çocukluk yıllarından başlamak en doğrusudur. Özellikle kalsiyum açısından zengin bir beslenme ve yeterli miktarda D vitamini alımı önemlidir. D vitamini, vücudun aldığı kalsiyumu kullanması sürecinde önemli bir rol oynar. Bu konu hakkındaki yazımıza buradan göz atabilirsiniz.
Düzenli egzersiz yapma, olabildiğince aktif bir hayat yaşama, alkol ve sigara gibi kemik erimesinin yanı sıra pek çok başka zararı da olan maddeler konusunda bilinçlenme de önemlidir. Ayrıca hayat tarzı, beslenme alışkanlıkları ya da çeşitli tıbbi durumlar ideal bir beslenmeye izin vermiyorsa, gerekli takviye besinlerinin alınması önem taşımaktadır.
Pek çok hastalıkta olduğu gibi osteoporoz tedavisinde de en iyi yaklaşım, hastalığa en baştan yakalanmamak için gerekli önlemleri almaktır. Bu hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamakla beraber, tedavi yaklaşımları kemikleri güçlendirmeye, ve ileriki dönemlerde kemiklerin hasar görmesini olabildiğince engellemeye yöneliktir. Bu tedaviler yaşam tarzı değişiklikleri, çeşitli egzersizler ve gerekirse fizik tedavi, ve kemik yapısını güçlendirecek, kemik dokusu kaybını durdurmaya yönelik ilaçların kullanımını kapsar.
İnfertilite ile ilgili merak ettiğiniz sorular yanıt buluyor.
Yumurta ve sperm tam olarak nedir? Neye benzemektedirler ve hepsinden kaç tane vardır?
Kolajen nedir, kolaj eksikliğinin belirtileri nelerdir? Kolajen ile ilgili merak ettiğiniz her şeyi makalemizdeki yazıdan öğrenebilirsiniz.